Devrim AKTÜRK
Köşe Yazarı
Devrim AKTÜRK
 

Araştırmacı ve Yazar Ali Şahin'le İran Dosyası

Erzurumsonhaber / Erzurum - Devrim Aktürk, araştırmacı ve yazar Ali Şahin'le İran gündemini değerlendirdi. Ortaya ise ilginç bilgiler çıktı. İşte, tüm merak edilenler haberimizde.       - KENDİNİZDEN BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?   Ali ŞAHİN: Adım Ali Şahin. 1991 yılında Afyonkarahisar'da doğdum. Kastamonu Üniversitesi'nde lisans ve yüksek lisansımı tamamladım. Çalışmalarımı İran üzerine gerçekleştirdim. Çeşitli sitelerde köşe yazarlığı, editörlük ve genel yayın koordinatörlüğü görevinde bulundum. Sonraki süreçte ise İran'ın hem iç hem dış hem de tarihçesi üzerine analizlerde bulunduk. Halende çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.   - KISA BİR İRAN TARİHÇESİ'NDEN BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?   Ali ŞAHİN: İran, köklü medeniyet geçmişine sahip bir ülkedir. Kökeni 2500-3000 yıllarına dayanır ve en eski halkı ise Persler'dir. Persler ise, Kafkasya'nın kuzeyinden gelen halklardır. Diğer dönemlerde ise büyük bir medeniyet kurup sınırlarını genişletiyor. Fakat İskender'in doğu seferiyle birlikte zayıflıyorlar ve verdikleri göçlerle birlikte yakılıyor. Diğer dönemlerde ise ikinci Fars İmparatorluğu olan Sasaniler kuruluyor. Ancak Sasaniler, Hazreti Ömer'in seferleriyle birlikte İslam topraklarına katılıyor ve İran Müslümanlaşmaya başlıyor. Amma velakin diğer yıllarda Gazneliler hâkimiyetine girer ve bir Şiileşme akımına uğrar. Geçen tarihler sonunda 1055'te Selçuklu Egemenliği ‘ne giriyor. Sonrasında ise Moğol istilası başlıyor ve İlhanlılar, Akkoyunlular ve Karakoyunlular hâkimiyetleri oluşurken, 1500'lerde Şah İsmail müritlerini toplayıp hâkimiyetini ilan eder. 1925 yılına gelindiğinde ise, İngilizlerin girişimiyle Şah Rıza Pehlevi, Türk hâkimiyetine son verir ve üçüncü Fars devletini kurar. Şah Rıza Pehlevi döneminde ulus devlet anlayışı ön plana çıkar. Bu nedenle politikalarını laik ve ulusçulukla, devrimler ve reformlar yapmaya adar. 80'lere gelindiğinde ise, İran İslâm Cumhuriyeti kurulur.   - İRAN'IN DİN YAPISI NASILDIR?   Ali ŞAHİN: İran'ın yüzde 99'u Müslüman, yüzde 1'i ise diğer dinlerden (Hıristiyan, Yahudi, Yezidi) oluşmaktadır. Şii ve Sünni diye ayıracak olursak yüzde 90-95'i Şii, yüzde 5-10'luk kesim ise Sünni'dir. Keza İslâm Devrimi'yle birlikte ortaya konulan anayasada 12. ve 13. maddeleri gereğince azınlık dinine mensup olanlar hem okullar açabilecekler hem kendi dillerinde yayın yapabilecekler hem de derneklerini kurabilme haklarına sahip olabilecekler. Amma velakin diğer azınlıklardan olan Sünni mezhebine mensup olanlar veyahut Kürtler‘de ve Türkler‘de böyle bir hakkı tanımamaktadırlar. Sünniler çoğunlukla Kürtler'den oluşmaktadır. Bunların dışında Hıristiyanlar arasında en fazla nüfus Ermeniler'dir ve İran Anayasası'nda şu ibareler yer almaktadır: Azınlıklar Meclis'te temsil hakkına sahiptir ve Ermeniler iki tane (Asuri ve Keldani ortak bir vekil) ve Yahudi ile Ezidi ortak bir tane vekil çıkartma hakkına sahiptirler.   İRAN'IN ETNİK YAPISI NE DURUMDADIR?   Ali ŞAHİN:  Öncelikle bir konuya açıklık getirmek isterim. İran'da resmi nüfus işlemleri sıklıkla yapılmamaktadır. Bu sebeple hem etnik yapı hem de din yapısını tahminler yürütmekteyiz. İran'da egemen güç Farslar'dan oluşuyor. Diğer çoğunluk güç Azeri Türkleri'dir. Bu da tarihsel bir Türk hâkimiyetinin olmasındandır. Üçüncü egemen güç ise Kürtler'dir ve yüzde 7'lik ile yüzde 10'luk nüfusa sahiptir. Bu da İran'da yedi veya sekiz milyon kürdün yaşadığını göstermektedir. Akabinde Araplar ve diğer halklar.  Öte yandan 1989 Anayasası ile birlikte Humeyni azınlık meselesine şöyle bakmıştır; Kürt ve Türk ayrımı tamamen şeytani bir ayrımdır. İran'ın egemenliğine yönelik bir projedir. Biz hepimiz Müslümanız. Bu sebeple fitne ve fesadın ülkemize girmesine izin vermeyiz. Bu sebeple azınlıklara verilen hakları rafa kaldırmıştır.   - İRAN'DA İKİ BAŞLILIK BULUNMAKTA. BİRİ DİNİ BİR DİĞERİ İSE SİYASİ LİDER. BU KONUYA DEĞİNEBİLİR MİSİNİZ?   Ali ŞAHİN: İran'da veli-yi fakih-i İran olan bir dini lider bulunur. Bu kişi Mehdi'nin geleceği güne kadar temsilcik veya vekillik yapmaktadır. Kimin, Mehdi'nin. Vekaletlik, Mehdi geldikten sonra son bulacaktır. Yetkileri çok önemli ve mühimdir. Bunlardan bazıları savaşı ve barışı ilan etmek, orduya komutanlık etmek, kabinede üç kritik bakan atamak, anayasa kurucular komisyonunun yedi temsilcisini atamak gibi bir sürü yetki. İşte, bu sistemi Humeyni oluşturmuş ve kurmuştur. Kısacası bütün yetkiler dini liderden yanadır. Böyle yetkilere cumhurbaşkanı sahip olmasa bile her zaman halka hesap veren de yine odur. Ancak dini lider katiyen hesap vermez. Cumhurbaşkanı'nın yetkileri ise kısıtlıdır. Bu da halkın hedefinde cumhurbaşkan(lar)ının olmasına ön ayak oluşturuyor. Mesela geçtiğimiz dönemlerde halk Ruhani'nin arkasında durmuş olsa da cumhurbaşkanı, ne projelerini ne de vaatlerini gerçekleştiremedi.   - SADDAM HÜSEYİN VE İRAN MESELESİNİ NASIL DEĞERLENDİRMELİYİZ?   Ali ŞAHİN: 1979 İran devriminde hem anayasada hem de Humeyni şunlara değiniyordu; biz tüm ezilenlerin hamisiyiz. Ve Irak'ın o yıllarda çoğunluğu Şii olmasına karşın hükümet Sünni idi. Böylece Baas Partisi kendi ideoloji ve fikrini tüm Ortadoğu'ya yaymaya çalıştı. Bunu da komşusu İran ile yapmak istedi. Çünkü İran'da ortam müsaitti. Çünkü halk Şii ve yukarıda milliyetçi bir Baas fikri vardı. Bu sebeple 1980-1988 İran-Irak savaşı başladı ve bu savaşta ne kazanan oldu ne de kaybeden. Ancak Humeyni'nin elini güçlendirmiştir. Çünkü İran İslâm Cumhuriyeti bu savaşta meşrulaşmasıyla birlikte, hükümete muhalif olanlarında ortadan kaydırıldığı bir süreci gün yüzüne getirmiştir. Hatta 2003'lerde bölgede oluşan durumu İran kendi lehine çevirip hâkimiyeti altına almaya çalışmış ve başlatmıştır.   - KASIM SÜLEYMANİ'NİN ARDINDAN NELER YAŞANDI?   Ali ŞAHİN: Kasım Süleymani, İran'ın Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı'ydı. Kudüs Gücüde İran'ın, dış operasyonlarını gerçekleştiren operasyonel güce sahip ordunun bir parçasıdır. Özellikle Arap Baharı döneminde Kasım Süleymani, İran'ın dış ülkelere karşı yaklaşımını belirleyen bir kişiydi. Keza İran hangi dış operasyon olursa ilk ona bildirirdi. İşte, bu süreçte ABD'de bir olay sonrası Kasım Süleymani ortadan kaldırılıyor. Tam bir hafta boyunca İran sokaklarında cesedi taşındı. Bu durum savaş tantanalarının gün yüzüne çıkmasına sebep olmaktaydı. Ancak böyle bir şey gerçekleşmedi. Fakat Kasım Süleymani'nin yürüttüğü politika, devrimi yayma politikasıydı ve bunu en çok yürüten kişiydi. Hepimizin de bildiği üzere ne ekonomik konuda ne de askeri olarak İran, ABD'yle bir savaşa girişecek güce sahip değildir. Zaten her iki ülkede savaş niyetinde değillerdi. Fakat zamanı gelince masada kazanma yoluna girecekler. ABD şimdilik bunu ambargolarla uygulamaya çalışıyor.   - KORONAVİRÜS İRAN'I NASIL ETKİLEDİ?   Ali ŞAHİN: Yani korona virüsün İran'a çok kolay bir şekilde yayılacağı belliydi. Çünkü virüs Çin'de çıkar çıkmaz uzmanlar şunu belirtmekteydi; Çin'in ortaklık ettiği en önemli ülkelerden biri İran'dır. Ve bugün İranlı bir çok öğrenci Çin'de, Çinli birçok yatırımcının ise İran'da projeleri bulunmaktadır. Ancak İran mesnetsiz bir şekilde bunları kaideye almayarak, uçuşlarını yapmayı sürdürerek, tedbirler ve önlemler almayarak, türbeleri kapatmayarak, İran'ın en kutsal bölgesi olan Kum şehrini karantina altına almayarak ve halka karşı da herhangi bir uygulama başlatmayarak virüsün İran'a girmesine neden oldu. Şu anda İran son verilerinde 2500'den fazla insan yaşamını virüs nedeniyle yitirmiş. Ve virüs Çin ile İtalya'dan sonra en çok İran'da ortaya çıkmış durumda. Gariptir ki İran halen önlem almamakta niyetli. Hatta İran Cumhurbaşkanı Ruhani, tedbir almaya gerek olmadığını belirtti.    
Ekleme Tarihi: 01 Nisan 2020 - Çarşamba

Araştırmacı ve Yazar Ali Şahin'le İran Dosyası

Erzurumsonhaber / Erzurum - Devrim Aktürk, araştırmacı ve yazar Ali Şahin'le İran gündemini değerlendirdi. Ortaya ise ilginç bilgiler çıktı. İşte, tüm merak edilenler haberimizde.

 

 

 

- KENDİNİZDEN BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?

 

Ali ŞAHİN: Adım Ali Şahin. 1991 yılında Afyonkarahisar'da doğdum. Kastamonu Üniversitesi'nde lisans ve yüksek lisansımı tamamladım. Çalışmalarımı İran üzerine gerçekleştirdim. Çeşitli sitelerde köşe yazarlığı, editörlük ve genel yayın koordinatörlüğü görevinde bulundum. Sonraki süreçte ise İran'ın hem iç hem dış hem de tarihçesi üzerine analizlerde bulunduk. Halende çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.

 

- KISA BİR İRAN TARİHÇESİ'NDEN BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?

 

Ali ŞAHİN: İran, köklü medeniyet geçmişine sahip bir ülkedir. Kökeni 2500-3000 yıllarına dayanır ve en eski halkı ise Persler'dir. Persler ise, Kafkasya'nın kuzeyinden gelen halklardır. Diğer dönemlerde ise büyük bir medeniyet kurup sınırlarını genişletiyor. Fakat İskender'in doğu seferiyle birlikte zayıflıyorlar ve verdikleri göçlerle birlikte yakılıyor. Diğer dönemlerde ise ikinci Fars İmparatorluğu olan Sasaniler kuruluyor. Ancak Sasaniler, Hazreti Ömer'in seferleriyle birlikte İslam topraklarına katılıyor ve İran Müslümanlaşmaya başlıyor. Amma velakin diğer yıllarda Gazneliler hâkimiyetine girer ve bir Şiileşme akımına uğrar. Geçen tarihler sonunda 1055'te Selçuklu Egemenliği ‘ne giriyor. Sonrasında ise Moğol istilası başlıyor ve İlhanlılar, Akkoyunlular ve Karakoyunlular hâkimiyetleri oluşurken, 1500'lerde Şah İsmail müritlerini toplayıp hâkimiyetini ilan eder. 1925 yılına gelindiğinde ise, İngilizlerin girişimiyle Şah Rıza Pehlevi, Türk hâkimiyetine son verir ve üçüncü Fars devletini kurar. Şah Rıza Pehlevi döneminde ulus devlet anlayışı ön plana çıkar. Bu nedenle politikalarını laik ve ulusçulukla, devrimler ve reformlar yapmaya adar. 80'lere gelindiğinde ise, İran İslâm Cumhuriyeti kurulur.

 

- İRAN'IN DİN YAPISI NASILDIR?

 

Ali ŞAHİN: İran'ın yüzde 99'u Müslüman, yüzde 1'i ise diğer dinlerden (Hıristiyan, Yahudi, Yezidi) oluşmaktadır. Şii ve Sünni diye ayıracak olursak yüzde 90-95'i Şii, yüzde 5-10'luk kesim ise Sünni'dir. Keza İslâm Devrimi'yle birlikte ortaya konulan anayasada 12. ve 13. maddeleri gereğince azınlık dinine mensup olanlar hem okullar açabilecekler hem kendi dillerinde yayın yapabilecekler hem de derneklerini kurabilme haklarına sahip olabilecekler. Amma velakin diğer azınlıklardan olan Sünni mezhebine mensup olanlar veyahut Kürtler‘de ve Türkler‘de böyle bir hakkı tanımamaktadırlar. Sünniler çoğunlukla Kürtler'den oluşmaktadır. Bunların dışında Hıristiyanlar arasında en fazla nüfus Ermeniler'dir ve İran Anayasası'nda şu ibareler yer almaktadır: Azınlıklar Meclis'te temsil hakkına sahiptir ve Ermeniler iki tane (Asuri ve Keldani ortak bir vekil) ve Yahudi ile Ezidi ortak bir tane vekil çıkartma hakkına sahiptirler.

 

İRAN'IN ETNİK YAPISI NE DURUMDADIR?

 

Ali ŞAHİN:  Öncelikle bir konuya açıklık getirmek isterim. İran'da resmi nüfus işlemleri sıklıkla yapılmamaktadır. Bu sebeple hem etnik yapı hem de din yapısını tahminler yürütmekteyiz. İran'da egemen güç Farslar'dan oluşuyor. Diğer çoğunluk güç Azeri Türkleri'dir. Bu da tarihsel bir Türk hâkimiyetinin olmasındandır. Üçüncü egemen güç ise Kürtler'dir ve yüzde 7'lik ile yüzde 10'luk nüfusa sahiptir. Bu da İran'da yedi veya sekiz milyon kürdün yaşadığını göstermektedir. Akabinde Araplar ve diğer halklar.  Öte yandan 1989 Anayasası ile birlikte Humeyni azınlık meselesine şöyle bakmıştır; Kürt ve Türk ayrımı tamamen şeytani bir ayrımdır. İran'ın egemenliğine yönelik bir projedir. Biz hepimiz Müslümanız. Bu sebeple fitne ve fesadın ülkemize girmesine izin vermeyiz. Bu sebeple azınlıklara verilen hakları rafa kaldırmıştır.

 

- İRAN'DA İKİ BAŞLILIK BULUNMAKTA. BİRİ DİNİ BİR DİĞERİ İSE SİYASİ LİDER. BU KONUYA DEĞİNEBİLİR MİSİNİZ?

 

Ali ŞAHİN: İran'da veli-yi fakih-i İran olan bir dini lider bulunur. Bu kişi Mehdi'nin geleceği güne kadar temsilcik veya vekillik yapmaktadır. Kimin, Mehdi'nin. Vekaletlik, Mehdi geldikten sonra son bulacaktır. Yetkileri çok önemli ve mühimdir. Bunlardan bazıları savaşı ve barışı ilan etmek, orduya komutanlık etmek, kabinede üç kritik bakan atamak, anayasa kurucular komisyonunun yedi temsilcisini atamak gibi bir sürü yetki. İşte, bu sistemi Humeyni oluşturmuş ve kurmuştur. Kısacası bütün yetkiler dini liderden yanadır. Böyle yetkilere cumhurbaşkanı sahip olmasa bile her zaman halka hesap veren de yine odur. Ancak dini lider katiyen hesap vermez. Cumhurbaşkanı'nın yetkileri ise kısıtlıdır. Bu da halkın hedefinde cumhurbaşkan(lar)ının olmasına ön ayak oluşturuyor. Mesela geçtiğimiz dönemlerde halk Ruhani'nin arkasında durmuş olsa da cumhurbaşkanı, ne projelerini ne de vaatlerini gerçekleştiremedi.

 

- SADDAM HÜSEYİN VE İRAN MESELESİNİ NASIL DEĞERLENDİRMELİYİZ?

 

Ali ŞAHİN: 1979 İran devriminde hem anayasada hem de Humeyni şunlara değiniyordu; biz tüm ezilenlerin hamisiyiz. Ve Irak'ın o yıllarda çoğunluğu Şii olmasına karşın hükümet Sünni idi. Böylece Baas Partisi kendi ideoloji ve fikrini tüm Ortadoğu'ya yaymaya çalıştı. Bunu da komşusu İran ile yapmak istedi. Çünkü İran'da ortam müsaitti. Çünkü halk Şii ve yukarıda milliyetçi bir Baas fikri vardı. Bu sebeple 1980-1988 İran-Irak savaşı başladı ve bu savaşta ne kazanan oldu ne de kaybeden. Ancak Humeyni'nin elini güçlendirmiştir. Çünkü İran İslâm Cumhuriyeti bu savaşta meşrulaşmasıyla birlikte, hükümete muhalif olanlarında ortadan kaydırıldığı bir süreci gün yüzüne getirmiştir. Hatta 2003'lerde bölgede oluşan durumu İran kendi lehine çevirip hâkimiyeti altına almaya çalışmış ve başlatmıştır.

 

- KASIM SÜLEYMANİ'NİN ARDINDAN NELER YAŞANDI?

 

Ali ŞAHİN: Kasım Süleymani, İran'ın Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı'ydı. Kudüs Gücüde İran'ın, dış operasyonlarını gerçekleştiren operasyonel güce sahip ordunun bir parçasıdır. Özellikle Arap Baharı döneminde Kasım Süleymani, İran'ın dış ülkelere karşı yaklaşımını belirleyen bir kişiydi. Keza İran hangi dış operasyon olursa ilk ona bildirirdi. İşte, bu süreçte ABD'de bir olay sonrası Kasım Süleymani ortadan kaldırılıyor. Tam bir hafta boyunca İran sokaklarında cesedi taşındı. Bu durum savaş tantanalarının gün yüzüne çıkmasına sebep olmaktaydı. Ancak böyle bir şey gerçekleşmedi. Fakat Kasım Süleymani'nin yürüttüğü politika, devrimi yayma politikasıydı ve bunu en çok yürüten kişiydi. Hepimizin de bildiği üzere ne ekonomik konuda ne de askeri olarak İran, ABD'yle bir savaşa girişecek güce sahip değildir. Zaten her iki ülkede savaş niyetinde değillerdi. Fakat zamanı gelince masada kazanma yoluna girecekler. ABD şimdilik bunu ambargolarla uygulamaya çalışıyor.

 

- KORONAVİRÜS İRAN'I NASIL ETKİLEDİ?

 

Ali ŞAHİN: Yani korona virüsün İran'a çok kolay bir şekilde yayılacağı belliydi. Çünkü virüs Çin'de çıkar çıkmaz uzmanlar şunu belirtmekteydi; Çin'in ortaklık ettiği en önemli ülkelerden biri İran'dır. Ve bugün İranlı bir çok öğrenci Çin'de, Çinli birçok yatırımcının ise İran'da projeleri bulunmaktadır. Ancak İran mesnetsiz bir şekilde bunları kaideye almayarak, uçuşlarını yapmayı sürdürerek, tedbirler ve önlemler almayarak, türbeleri kapatmayarak, İran'ın en kutsal bölgesi olan Kum şehrini karantina altına almayarak ve halka karşı da herhangi bir uygulama başlatmayarak virüsün İran'a girmesine neden oldu. Şu anda İran son verilerinde 2500'den fazla insan yaşamını virüs nedeniyle yitirmiş. Ve virüs Çin ile İtalya'dan sonra en çok İran'da ortaya çıkmış durumda. Gariptir ki İran halen önlem almamakta niyetli. Hatta İran Cumhurbaşkanı Ruhani, tedbir almaya gerek olmadığını belirtti.

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve erzurumsonhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.